TEKİRDAĞ

GEZMEDEN, GÖRMEDEN, YEMEDEN, İÇMEDEN DÖNME

Gün batımında ayçiçeği, lavanta ve kanola tarlalarını seyretmeden,
Altınova, Mürefte ve Şarköy'deki Mavi bayraklı plajlarda denize girmeden,
Nişantepe'den Ayvasıl koyuna yamaç paraşütü ile süzülmeden,
Lavanta bahçelerinin kokusunu içine çekmeden,
Süleymanpaşa sahilde yelken, Şarköy'ün mavi sularında rüzgar sörfü yapmadan,
1964 yılından beri yapılan Kiraz Festivaline katılıp, Tekirdağ Kirazının tadına bakmadan,
1553 yılında Mimar Sinan tarafından yapılan Rüstempaşa Cami'ni ziyaret etmeden,
Mürefte, Hoşköy ve Gaziköy'den geçmeden,
Malkara eski kaşar peynirini, Saray manda yoğurdunu, Velimeşe bozasını, Şarköy zeytinini ve zeytin yağını tatmadan,
Meşhur Tekirdağ köftesini, Hayrabolu tatlısını, Tekirdağ peynir helvasını, üzüm pekmezini, üzüm suyunu, bulamasını yemeden,
Trakya'nın önemli dokuma merkezlerinden Karacakılavuz'daki yöresel el dokumalarından almadan,
Arkeoloji ve Etnografya Müzesini, Rakoczi Müzesini, Namık Kemal Evini, Muratlı ve Çorlu Atatürk Evlerini, İbrahim Balaban Müzesini, Eski Tekirdağ Fotoğrafları Müzesini, Çorlu Balmumu Müzesini görmeden,
Tekirdağ Bağ Rotasını takip etmeden
....Dönmeyin.